Her geçen yıl teknoloji bir önceki yıla göre oldukça değişmektedir. Sürekli gelişen teknolojiyle birlikte yapılan her yeni düzenleme de bankacılık sektörü için son derece önemli bir hal almaktadır. Buna bağlı olarak bankacılık ve finansal teknoloji alanlarında her gün yeni kavramlarla ya da yeniliklerle karşılaşabiliyoruz. Hayatın her alanına yayılan dijitalleşme ile birlikte bankacılık sektöründe konuştuğumuz her yenilik, mutlaka dijitalleşme ile ilgili olmaktadır. FinTech hakkında daha detaylı bilgi almak için profilimizde yer alan Finansal Teknoloji (Fintech) Trendleri — 2022 içeriğimize de göz atabilirsiniz.
Bu içeriğimizde, bankacılık sektöründe biraz geçmişi hatırlayıp 2021 yılında neler olduğunu inceleyeceğiz.
Türkiye’de Bankacılık Sektörü
Türkiye’de ilk olarak 1990 yıllarında bilim teknolojisinin gelişimiyle birlikte bankacılık sektöründe “elektronik bankacılık” kavramı oluşmaya başlamıştır. Bu altyapının kurulmaya başlaması beraberinde, bankalar arası fon transferlerinin çok kısa sürede gerçekleşmeye başlamasını getirmiştir.
Dönüşümün köklerini salmaya başladığı zamanlar, 2000’li yıllarda bankacılık sektörü Türkiye için sıkıntılı bir süreç içerisine girmiştir. Yapısal düzenlemeler konusunda yavaş hareket edilmesi, sınırlandırılamayan iç talebe bağlı cari işlemler açığının artması gibi sebeplerden dolayı yaşanmaya başlayan krizler 2001 yılına kadar kendini hissettirmiştir. 2002–2007 dönemi ise Türkiye’de bankacılık sektörü için yeni yapılandırmalar dönemi olmuştur. Bu dönemde bankacılık sektörüyle ilgili yasal düzenlemelerin, uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi çalışmalar başlatılmıştır. Bankacılık sektörünün denetimi ve düzenlenmesine ilişkin yetkiler Hazine Müşteşarlığı ve Merkez Bankası’ndan, yeni kurulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna devredilmiştir. Yapılan tüm bu yeniliklerin ve alınan önlemlerin olumlu dönüşümleri, 2004 yılında bankacılık sektörü için gerçekleşmeye başlamıştır. Bu yıllarda temeli atılan yeniliklerin ve alınan önlemlerin, 2008 yılında yaşanan küresel ekonomik krizde, Türkiye bankacılık sektörünün alacağı hasarın minimuma inmesinde katkısı büyüktür.
Tüm bu gelişmeler ve yapılanmalar sonucunda Türkiye’de bankacılık sektörü teknolojik gelişim ve dijitalleşme alanlarında da geride kalmamıştır. Finansal teknolojinin gelişmesiyle birlikte sıkça duyduğumuz ‘açık bankacılık’ kavramı Türkiye’de de bankacılık sektörünü etkisine almıştır. Tüm bankalar dijitalleşmeye başlayan hayatı yakalamak ve müşteri kazanımını arttırmak için teknolojik gelişmelere ayak uydurmaya başlamıştır. Bu durumun en güzel örneği her bankanın bir mobil uygulama geliştirerek internet bankacılığını hizmete sunmasıdır. Bankaların bu dönüşümlerinin yanında FinTech girişimleri de finansal alanda farklı hizmetler sunmuştur. Vomsis olarak biz de, her işletme sahibi için finansal yönetimlerini kolaylaştırmak ve zaman tasarrufu sağlamak adına işletmelerine ait tüm banka hesaplarını tek ekranda topladık. Tüm banka hesaplarınızı tek ekranda toplayıp kontrollerini kolayca sağlarken farklı birçok ürünümüzle ihtiyacınıza yönelik diğer hizmetlerimizden de yararlanabilirsiniz.
Dünya’da Bankacılık Sektörü
Dünyada bankacılık tarihi oldukça eskilere dayanmaktadır. Paranın icadıyla birlikte tam anlamıyla oluşmaya başlayan bankacılık sektörü, yeni kıtaların keşfi ve Fransız devrimi gibi küresel yankılar getiren olaylardan etkilenerek sürekli gelişip değişmiştir. Bilinen en eski merkez bankası ise Hollandalı bir iş adamının yardımıyla 1668 yılında İsveç’te kurulan İsveç Ulusal Bankası Riksbanken’dır.
Bahsedilen küreselleşmeyle birlikte artan dijitalleşme, müşteri kullanım talepleriyle birleşerek bankacılık sektöründe teknolojik ürünlerin artması ve dönüşmesiyle kendini göstermiştir. Hiç durmadan sürekli gelişen internet çağı enformasyon ve iletişim alanlarında da teknolojik gelişmeler yaşayarak her sektörde olduğu gibi bankacılık sektöründe de bir rekabet oluşturarak gelişimini beslemiştir.
Sanayi devrimiyle birlikte gelen yüksek teknoloji kullanımı, bankalar için rekabet ortamında, teknoloji alanına önemli yatırımlar yapmalarına yol açmıştır. Bu zaman diliminde dijital bankacılığa eğilen firmalar tüketicilere daha geniş alanda hizmet sağlamayı başarmıştır. Tüm bu gelişmeler ile birlikte finansal okuryazarlık da arttırılmak istenmiş ve bu alanda çalışmalar genişlemtilmiştir. Dijital araçların ve imkanların kullanılmasına yönelik olarak birçok banka eğitim ve AR-GE çalışmalarına ağırlık vermiştir. Gelişen bu dijitalleşme sürecinin bir getirisi olan güvenlik açıklarının giderilmesi ve maksimum güvenlik seviyesine ulaşmak için de birden fazla yeni alan açılmış ve çalışmalar başlatılmıştır. İlk olarak 1998 yılında başlayan dijital bankacılık dönüşümü 2003 yılında mobil bankacılığın hayatımıza girmesiyle ikinci evresine geçiş yapmıştır. 2009–2014 yılları arasında ise bulut teknolojisi ve büyük veri hizmetleri gibi hizmetlerin sağlanması dijital bankacılığın dönüşümüne katkı sağlamıştır. 2015 dönemi sonrasında hızını artıran dijital bankacılık, birçok yeni bankacılık alanının var olmasını sağlamıştır. Bunun en güzel örneği finansal teknoloji gibi hayatımızı kolaylaştıracak alanların ortaya çıkıp gelişmesidir.
2019’daki verilere göre dünyanın en büyük 10 dijital bankası aşağıdaki gibidir;
Kaynak: “Bankacılık Sektörünun Dı̇jı̇talleşmesı̇: Dünyada Ve Türkı̇ye’de Durum Analı̇zı̇” (Çelik B. ; Mangır F. , 2020)
2021 Yılı Nasıl Geçti ?
Küresel çapta etkilerini derinden hissettiğimiz pandemi, her sektörde olduğu gibi bankacılık sektörünü de birçok noktada olumsuz etkilemiştir. Öncelikle 2021’de dijitalleşmeye erken ayak uydurup bu alanda çalışmalara önem veren bankalar ve bir nebze daha geriden gelen bankaların pandemi kriziyle birlikte daha net şekilde ayrıştığını söylemek mümkündür. Bunun yanında her geçen gün farklı kavram ve değerlerle kendinden bahsettiren bankacılık sektörü için 2021’de popüler olan ve sıkça duyduğumuz kavramlar şunlardı; kişiselleştirilmiş bankacılık, bütünleşik bankacılık, görünmez bankacılık, amaç odaklı bankacılık, müşteri odaklı bankacılık, sorumlu bankacılık, kesintisiz bankacılık ve sezgisel bankacılık. Bu yıldan etkisini görmeye başladığımız ve son zamanlarda en çok duyduğumuz kavram ise bağlamsal bankacılık olmuştur. Bağlamsal bankacılık aslında yukarıda saydığımız tüm kavramları kapsamasının yanında, bankaların olması gereken yeri yani ideal bankacılığı kapsayan bir kavramdır. Tüm bu kavramların ortak noktası müşteri odaklı bankacılığın üst seviyelere taşınmasını amaçlamak olmuştur.
2021 yılında bankacılık sektörünün önceki yıllara göre oldukça düşük oranlarda gelişim ve büyüme gösterdiği gözlemlenmiştir. Bu düşük oran içerisinde, en başta bahsettiğimiz tüm gelişmeleri daha geriden izleyen bankaların payı oldukça büyük olmuştur. Bu yıl içerisinde genel olarak FinTechlerin ve uzmanlanmış bankacılık hizmeti sağlayan kurumların küresel bankalardan daha çok gelişim gösterdiği rahatça söylenilmektedir. Uzmanlara göre, bu keskin ayrışmanın daha aza inmesi için ise daha çok kişiselleştirilmiş deneyime yönelmenin ve az sermaye ile daha çok büyüme odaklı olmanın yararlı olacağı düşünülmüştür.
Son olarak, gelişme ve yenilikleri yakından takip edip zamanında büyümeye başlayan bankalar için, bu hızı arttırmanın her zaman bir yolu daha olduğu söylenerek gelişimin devamlı kılınması önerilmektedir. Ayrışma kısmında daha geride kalan bankalar için ise müşteri odaklılığın baz alınması ve yenilikçi bankaların aşamalarının araştırılıp geliştirilmesi ile mesafenin kapatılabileceği önerilmektedir.